Uğurlar Olsun Yüreklerin Elçi'si

Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım. Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım. Elçi’lerin kafalarına kurşun sıkılmaması için önce devletin değişip normalleşmesi, Kürtlerin haklarının iade edilmesi gerekiyor. Lakin bugün bu noktadan hayli uzağız. Bazıları unutuyor, acı biriktikçe, barış da zorlaşıyor.Kötü hatıralar arttıkça, iyi yarınlardan bahsetmek de güçleşiyor.

Oktay Yıldız

29.11.2015, Paz | 10:29

Uğurlar Olsun Yüreklerin Elçi'si
Makaleyi Paylaş

Devletin başı Erdoğan Elçi’nin çatışmada öldüğünü söylüyor. Mizansen bir çatışmayla kafasına kurşun sıkıldığı doğrudur. Kurşun sıkılan Kürdün yüreği, kafası ve kendisidir. Kurşunun Demokrasiye, Türkiye’ye sıkıldığı argümanı Kürde hakaret sözcüğünün yumuşatılmış halidir.

Sıkılan kurşunun demokrasi ve memlekete sıkıldığını söylemek yüreklere ikinci, üçüncü kurşunların sıkılmasıdır. Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu devlet mantığını kutsuyan “birlik, bütünlük, kardeşlik” tarenelerini dillendiriyor hala.

Aylardır cezaevine dönüştürülmüş ilçelerdeki Kürt halkına Kürtler dışında sahip çıkan oldu mu sahi?

Evrensel insan haklarının tümü ayaklar altına alınmış Kürt coğrafyasına yönelik cılızda olsa bir protesto görüldü mü? İşte bunun sonucudur ki Diyarbakır Baro Başkanı’nı bu denli basit bir şekilde vurmak daha da kolay olmaktadır.

Bugüne dek işlenen suçların hiç birinde bir tek devlet yanlısı, Kürt karşıtı birinin malına ve canına helal geldi mi veya duydunuz mu? Peki neden hep canı, malı hedef alınan, sadece Kürtler ve sosyalistler katliama uğruyor, kafalarına kurşun sıkılıyor.

Hiç bir Türk ilinde ve ilçesinde sokağa çıkma yasaklandığını duydunuz mu? Bu kurşun “Türkiye’ye Demokrasiye, ki zaten böyle bir şey yok, sıkıldı” yalanı olayı tamamen saptırmaktan başka bir anlama gelmiyor.

Tahir Elçi’nin kafasına neden peki kursun sıkılıyor. Elçi’nin öldürüldüğü yer ve orada bulunma nedeni bile tek başına bunun kanıtıdır.

Kürtlerin en önemli kültürel mirası Şeyh Matar Camii’nin 4 Ayaklı Minare’sine yönelik devlet güçlerinin saldırılar sonucu oluşan tahribata dikkat çekmek üzere açıklama yaparken katledildi, Elçi.

Tahir Elçi’yi de gözlerimizin önünde infaz ettiler. Bizden hala bazıları Türkiye halkları çok önemli bir değerini kaybetti demekte! Bu hem Tahir Elçi’ye hakarettir, hemde Kürtlere. Bu sözcüğü kullanmadan once biraz vicdanlarımızı dinleyelim. Öldürülenin Kürt olduğu gerçeğini sulandırmanın inanın Kürtlüğe ve insanlığa bir faydası yok. Devlet istikrarı kanla, katliamla, sokağa çıkma yasaklarını yürürlüğe koyarak, inatla savaşı dayatarak gerçekten sağlanabiliyor mu?

Istikrar için oy verdiklerini söyleyenlere soruyorum, Elçi’nin yüzüstü yerde görürken hiç vicdan azabı duydunuz mu?

Alnından vurulup yerde yatan bu bedene, akıl almaz yöntemler reva görülerek katledilen bir halk, bina tepelerine yerleştirilen keskin nişancıların adeta keyif için çocuk vurduğu, günlerce tanklarla, toplarla çevrilen, suya, ekmeğe eletiriğe, hastahaneye, ilaca muhtaç bırakılan bir halkın feryadına feryad vereni gördünüz mü?

Peki bu ne demek biliyor musunuz?

Tarihi mirasını korumak isterken ensesinden kurşunlanan, kapısının önünde, bahçesinde, penceresinde, terasında öldürülen insanlar, kadınlar, çocuklar, harabeye çevrilen evler, haftalarca susuz, elektriksiz, ekmeksiz, telefonsuz bırakılanları kendilerinden görmedikleri için susuluyor.

Bunun nasıl bir ruh hali, nasıl bir duygu, nasıl bir duyarsızlık, nasıl bir vicdansızlık durumu olduğunu ve Beyaz Torosların değişik versiyonlarla caddelerimize çıkartıldığına karşı duyarsızlığın, ön yargıların ne denli köklü olduğunun göstergesidir.

Biz onlar olmadığımız için bu zulme reva görülüyoruz ve tüm bunları yaşarlarken Kardeşiz ve dindaşız tereneleri ne denli yersiz ve gereksiz olduğunun da göstergesi olmaktadır.Ve lakin bizim için kılını kıpırdatmıyor değil mi?

Bize dokunmayan yılanın yanında tek sıra diziliyor, sessiz, dilsiz bir topluma bürünülüyor, buna devlete zeval edebiyatının sinmişliği, korkaklığı daha önemlisi önyargılarından kaynaklanan yaşam suyu ile bize saldıran yedibaşlı yılanı besliyorlar.

Toprağımızda her gün kan akmaktadır. Unutulmasın ki o kan bir gün, bu gün sessiz kalanların kapı eşiklerine kadar yükseleceğini ve evlerin içine sel suları gibi gireceğini her kes bilmelidir. Bu nedenle de kimse kendisini hapsettiği evlerini güvenli zannetmesin. Savaşa karşı seslerini çıkarmayanlar Kürtlere karşı yapılanlara sessiz kalanlar, her gün gelen çocuklarınızın cenazelerinden de gereken dersi almadınız mı?

İstikrara diyerek taksitlerle aldığınız evin taksitlerini ödüyor, kredi kartı borçlarını aldığıniz başka bir kartla kapanmanın istikrar olduğunu düşünüp çocuklarınızın canlarından daha önemli olduğunu düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuzdur.

Yalnızca malınız mülkünüz değil, o gencecik çocuklarınız da sizin bu duyarsızlığından akan bu kanın altında kalacaktır.

Tahir Elçi’nin yerde yatan yüzü koyun bedenine iyi bakın!

Ona sıkılan kurşuna, sizin sessiz kaldığınız onlarca sivile sıkılan kurşunun yeni bir aşaması olacaktır.

Tahir Elçi’nin öldürülmesi üzerine devletin büyükleri neler söylüyorlar hafızalarınıza kazın bence.

Terörle mücadele de ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmış”.

Elçi’nin öldürülmesindeki sorumluluğu üstlerinden atmaya ve daha çok kan dökmeye hazırlandıklarının adeta haberlerini veriyorlar.

90’lı yıllarda JİTEM’ci katillere ilk davaları açan Elçi idi. Ama onların tümü paki pür yapılıp, hizmetlerinden dolayı teşekür edilerek evlerinde, sıcak odalarında viski içmekteler. Onlara dava açan Elçi’yede soğuk toprak reva görüldü.

Elçi’ye sıkılan bu hain kurşunun Türkiye’ye sıkıldığını söyleyenler… Hayır o kurşun Türkiye’ye sıkılmadı.

Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara patlatılan bombalarla yapılan katliamlar da Türkiye’yi hedef almadı. Varto’da soyularak teşhir edilen Ekin, Şırnakta tomanın arkasına bağlanarak sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in sürüklenmeside Turkiye’yi hedeflememiştir.

Bir insanın cansız bedenini bir aracın arkasına bağlayıp yollarda sürüklemek… Sonra da bu caniliği küfürler eşliğinde videoya çekmek ve o cansız bedenin etrafına dizilip toplu poz vermek…

Daha önce yazdığım Esadullah Timleri’yle ilgili haberde DAİŞ zihniyetinin, DAİŞ kılıklı infaz timlerinin yalnız sivillere değil, camilere, bölgedeki kültürel yapılara da ağır zarar vermeleride Türkiye’ye yönelik bir saldırı değildir.

Tahir Elçi’nin katledilmesi pek çok mesaj taşıyor hem Kürtler için hemde yeni dönem için.

DAİŞ’in yaptığını bugün AKP kontrolündeki devlet, Kürt illerinde yapıyor.

Elçi’lerin kafalarına kurşun sıkılmaması için önce devletin değişip normalleşmesi, Kürtlerin haklarını iade edilmesi gerekiyor. Lakin bugün bu noktadan hayli uzağız.

Bazıları unutuyor, acı biriktikçe, barış da zorlaşıyor.

Kötü hatıralar arttıkça, iyi yarınlardan bahsetmek de güçleşiyor.

Bir Kürd’ün cesedinin polis aracının arkasına bağlanarak sürüklenmesi,bir Kürt değerinin ensesine kurşun sıkarak katletmesi Kürtlerde kin ve öfke yaratıyor.

AKP, akıl kârı olmayan bir yola saptı, Kürdistanı kan gölüne çevirdi.

Anarşist Emma Goldman’ın güzel bir sözü vardır: “Bütün savaşları, dövüşemeyecek kadar korkak olan, bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.

Sesiz kalanların Türkiye’sinde her gün bir yerde “sokağa çıkma yasağı” ilan ediliyor, polis araçlarından “Hepiniz Ermeni’siniz, Ermeniler sizinle gurur duyuyor” şeklinde anonslar yapılıyor, kadınların cesetleri çıplak vaziyette teşhir ediliyor, öldurulenlerin cesetleri zırhlı polis araçlarının arkasına bağlanıp sürükleniyor…Elçi’nin vurulmasından sonra olay yerinde mizasen devam etti. Bu tablo, iki şeyi gösteriyor: Bir, o tetikçiler bulunmaz, bulunsa da tetiği çektirenler ortaya çıkmaz. İki, yeni suikast ve katliamlar kimseyi şaşırtmaz. Kürtlere sıkılan kurşunlar,bombalarla yapılan katliamlar yalnızca Kürtlere ve sol kesime yapılmıştır.Turkiye’ye yapılmış yalanı ise Dede korkut hikayesinin günümüzdeki versiyonudur.

Tahir Elçi’yi saygı ile anıyorum.Yetişecek yeni Elçileri sevgi ile selamlıyorum

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
11216 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:08:30:03

Yazarın Önceki Yazıları

İyimser olunacak hiçbir şey kalmamış … Darbe gecesi pazarlığı... Şırnak’da bu fotoğraf karelerini çizenler… Sözün bittiği yerde miyiz? Büyük Amaçlar Uğruna Ölmek… Musul Operasyonu ve PKK Paşam: Kış tatbikatını Kandil'de yapalım HDP'li vekillerin renk kodları Devletin PKK ile Rafineri Pazarlığı II. Cezayir anlaşması ve Ergenekon'un dönüşü Ankara Kuzey Suriye söylemine hazırlanıyor Uluslararası Koalisyonda PKK’de var CHP ve Babayiğitlik… Bir Kulüp ve Bir Halk Nasıl Diktatör Olunur? Savaşlarda Önce Gerçekler Öldürülüyor Oslo'dan Paris'e - II - (Son terörist kim?) Oslo'dan Paris'e - 1 Kim bu Reza ‘BEY’ Sevgili Yaşar Abi Göçmenler Kürt illerine yerleştirilecek İşte TAK Gerçeği! Vietnam’da Savaşmayı Reddettiler… Amed Spor, FC Barcelona ve Bilbao ‘Vur Kurtul, Sür Kurtul’ uygarlığı… Kalemin Vicdanı, Kürdün ateşinde… Çöktürme Planı Gazetecilik… Gerçekten haberiniz varmı? Düşmanını hem ağlatan, hemde göbek attıran Komutan: Delil Doğan Yürekler param parça… ‘Terbiye’ ederek masaya oturtmak Silvan da bizim Guernica’mız Kaçıncı dünya savaşındayız… Nerede Hata Yapılıyor-2 PKK değişmek ve yeni kararlar almak zorundadır Savaş akıllarını, onlar kendilerini vuruyor… Bark (Yüklenmek) Suriye’de Türkiye masa dışı kaldı Dersim'de ne oldu? Beren Saat’in suçu ne…? Kefenli liderin kefenli askeri olmak Yalan ve Savaş Kırılan Umutlar ve Yıkılan Hayaller Örgütü zor günler bekliyor Ateşkesler bitti: FARC’tan Farkımız olmalı... Ve MIT TIR’ları duble yollara çıktı…. IŞİD Kobane’ye nerden sokuldu….. Biz aydınlar ve Barış MIT TIR’larının hikayesi HDP’ye Bombalı saldırılar….. Katırları da vurdular Türk Liderleri neden Cahil oluyorlar... Bizde de Reha Muhtarlar olmalı mı? Dörtyüz dediysek dörtyüz …… Kendi yalanına inanmak Asker için çözüm süreci bitmiştir… Hükümet HDP’ye büyük bir tuzak kurma hazırlığında Bu Newroz Yalçın Akdoğan Mesaj verecek Barışı ip üzerinde cambazlık sanıyorlar... Fidan neden U dönüşü yaptı? Nutuk Provası Öcalan’ın Mektupları… Mihail Timofeyeviç 'Yoldaş'ın Yarım Kalmış Sevdası Aydınlık Yol ve PKK Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - II Hoca'nın Elleri de Elma Toplamıyor… Meğer Ne Belalar Sarmışım Başımıza - I Kobanê Hainlik Mucizeler hep devam ediyor..... Savaş iyidir, hem itibarımızı arttırır hem de tanıtımımızı yaptırır
x