Rûdaw’a konuşan “Türkiye’de Etnik Kürt Hareketleri: Etnik Çatışmayı Dönüştürmek” yazarı Sosyolog Mustafa Gürbüz Avrupa’nın PKK’yi terör listesinden çıkarma ihtimali olduğunu lakin ‘her geçen gün büyüyen mülteci sorunundan ötürü Avrupa’nın Türkiye’yi üzecek böyle bir hamle yapması yakın zamanda pek mümkün gözükmüyor.’ dedi.
Çözüm Süreci için ciddi adamların gerektiğini lakin tarafların ciddi bir şekilde güvensizlik içerisinde olduklarını belirten Gürbüz, ABD’nin Türkiye’de yeniden barış süreci oluşması için istekli olduğunu ama ABD kendi gücünün yetmeyeceği karmaşık bir konuda çok ısrarcı olmayıp pragmatik davranmayı seçebileceğini belirtti.
Kürt sorununun çözümünde ‘Erdoğan hakikaten bir Cumhurbaşkanı olursa olumlu gelişmeler olabilir’ diyen Gürbüz “Sorun Erdoğan’ın kendine özgü bir başkanlık havası içine şimdiden girmiş olması. Referandum olsa da olmasa da artık Türkiye’de tek adam rejimi var diyebiliriz.” İfadelerini kullandı.
İsmail Beşikçi’nin HDP’nin eleştirirken, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ sözünün yanlış olduğunu belirten Gürbüz, bu konuda Beşikçi’ye katılmadığını, tek adam rejimi olan bir ülkede Kürt meselesi konusunda iyimser olmanın mantıksız olacağını belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
PKK ve Erdoğan anlaşsaydı belki bu PKK için doğru bir strateji olurdu ama asla HDP için değil. PKK Suriye’deki gelişmelerin kendi lehine gittiğini görünce Erdoğan’la pazarlıktan vazgeçti. Ama HDP’nin bu politikası kendisine yüzde 13 oy oranı ile tarihi bir zafer kazandırdı. HDP’nin çok güçlü olması PKK’nin işine gelmeyen bir durumdu zaten ve Erdoğan’ın barış masasını devirmesini PKK bir fırsat bildi. Yoksa halen süren bu hendek savaşları tam bir sene boyunca devam etmezdi.
Bazı gözlemciler ve siyasilere göre PKK ve Türkiye’nin sonbaharda yeniden masaya dönmesi için zemin hazırlanıyor. Bu doğru mu? Sorusu üzerine Gürbüz şu yanıtı verdi:
Suriye’deki iç savaşın şekillenmesine bağlı olarak mutlaka yeniden masaya oturulacaktır ve Washington bu süreci destekleyecektir. Ancak bu sefer denklem Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kantonlarını da içereceği için ciddi ve kalıcı bir barış süreci olup olmayacağı tarafların güven tazelemesine bağlı bir durum.
Ateşkes sürecinin mümkün olduğunu lakin bunun için birçok engel bulunduğunu belirten Gürbüz, “Herkes bu sorunu kafasında nasıl tanımlıyorsa “nihai çözüm” konusunda da ona göre bir fikre sahip oluyor. Kimine göre Güneydoğu’da devlet kurulunca, kimine göre PKK yok edilince bu mesele bitmiş oluyor. Bana göre Türkiye’deki tüm kimlikler – Alevi - Sünni, dindar - laik, Müslüman - gayrimüslim hep birden – kendilerini baskı altında görmeden fikirlerini özgür ifade edemedikçe Kürt meselesinde ciddi bir mesafe alınamaz. Kürt meselesi Türkiye demokrasisi için turnusol kâğıdı gibidir.” İfadelerini kullandı.
Rojava’daki denklemin Türkiye’deki Kürt meselesini uluslararası bir mesele haline getirdiğini belirten Gürbüz, Suriye’deki iç savaşın nasıl sona ereceği hâlâ bir muamma olduğu ama ABD’nin Türkiye’nin masaya oturması için elinden geleni yapacağını fakat bunun ciddi ve kalıcı bir anlaşma için yeterli bir şart olmadığını, bu konuda en önemli şartın karşılıklı güven olduğunu vurguladı.
ABD’nin İran’ı tehdit ülke pozisyonundan çıkardığı söyleniyor. Bu doğruysa ABD’nin Kürt sorununa bakışı nasıl etkilenir ve ABD Kürtler’le ilgili nasıl bir strateji çizer? Sorusu üzerine Gürbüz “Hayır, Washington İran’ı hala bir tehdit olarak görüyor ve İran’ın Irak Kürdistanı’ndaki politikalarını da bir tehdit olarak algılıyor.” İfadelerini kullandı.
