İsrail'den İran'a: Kürdistan Bölgesi'ne saldırırsanız Tahran'ı vururuz

Iran Pasdaran Ordusunun Komutan Yardımcısı Hüseyin Selami’nin, Tahran’da düzenlenen Kudüs Günü töreninde, Kürdistan bölgesini yerle bir etmekle tehdit etmesi karşısında Israil sesiz kalmayarak devreye girdi.

03.07.2016, Paz - 11:09

İsrail'den İran'a: Kürdistan Bölgesi'ne saldırırsanız Tahran'ı vururuz
Haberi Paylaş

Devrim Muhafızlarının ikinci adamı Tuğgeneral Hüseyin Selami, Tahran Üniversitesi’ndeki Cuma namazının ardından yaptığı açıklamada Kürdistan Bölgesi yetkililerini taahhütlerine bağlı kalmak konusunda uyararak, İran’ın sınırları gözetmeden kendisine yönelen tehditleri ezeceği tehdidinde bulundu.

Kürdistan Bölgesi’nde soranca yayın yapan Rhewal haber sitesinin üst düzey bir İsrail yetkilisinden elde ettiği bilgilere göre, İsrail, İran İslam Cumhuriyeti’nin Kürdistan bölgesine yönelik tehditlerine karşın devreye girdi.

Kürdistan Bölgesi topraklarına yönelik olası bir İran saldırısı karşısında, İsrail hava kuvvetlerinin savaş pozisyonuna girdiğini vurgulayan yetkili, İran’ın Kürdistan bölgesine yönelik saldırılarına karşılık verebilmek için olayları yakından izlediğini ve tam bir hazırlık içerisinde olduğunu belirtti.

İsrail, Kürdistan bölgesine açık bir şekilde desteğini beyan ettikten sonra, İran’ın üst düzey yetkilileri İsrail’e sert bir şekilde cevap vererek, bölgede ikinci İsrail olarak adlandırdıkları devletin kurulmaması için tüm güçleriyle karşı koyacaklarını ifade ettiler.

İran Kürdistan devletinin kurulmasını engellemek için Ortadoğu’yu yerle bir etmekten çekinmeyeceğini belirtti.

Doğu Kürdistan kürtlerinin her barışçıl talebi İran\'ın namert suikastleri ve idamları ile sonuçlandı

Yaklaşık 12 milyon Kürt’ün yaşadığı İran’da aralarında KDP-İ, Komela, PAK ve PJAK’ın da bulunduğu çok sayıda Kürt örgütü silahlanmış durumda.

Haziran ayı içinde sert çatışmaların yaşandığı Doğu Kürdistan’da 20’yi aşkın İran pasdarı ile Besiç milisi öldürüldü, 6 KDP-İ Peşmergesi ile 8 PJAK gerillası da şehit oldu.

35 yıldır İran’da siyasal ve askeri varlığını sürdüren KDP-İ İran’a karşı silahlı bir eylemde bulunmamasına rağmen İran defalarca KDP-İ yöneticilerine yönelik suikast ve operasyonlarda bulundu, çok sayıda üyesini de idam etti.

Her zaman barışçıl bir siyaset yürüten KDP-İ İran’dan defalarca görüşme talebinde bulunarak Doğu Kürdistan’da siyasal kanalları kullanarak Kürt halkının ulusal sorunlarını çözmeye çalıştı.

İran’ın ise Doğu Kürdistan Kürtlerinin bu taleplerine karşı cevabı hep kalleşçe ve sinsi yöntemler oldu.

İran, 1947’de KDP-İ’nin kurucusu ve Mahabad Cumhuriyeti’nin lideri Qazi Muhammed ve yoldaşlarını idam eden, 1989’da görüşme talebiyle davet ettikleri KDP-İ Genel Sekreteri Dr Abdulrahman Kasımlo’yu Avusturya’nın başkenti Viyana’da bir otel odasında, 1992’de yine aynı şekilde görüşmeler için davet edilen KDP-İ’nin Kasımlo’dan sonraki Genel Sekreteri Dr. Sadık Şerefkendi’yi Almanya Berlin’de katlettiler.

Bu cinayetlerin yanısıra, KDP-İ’nin ve diğer Kürt partilerine yönelik baskıcı ve şiddet dolu yönelimi hiç bitmeyen İran, bu vahşi cinayetlerin yanısıra siyasal faaliyet yürüten çok sayıda Doğu Kürdistanlıya yönelik suikastler gerçekleştirdi, binlercesini idam etti.

Kürdistan Bölgesi’nde Doğu Kürdistan Kürt partilerine ait 5-6 büyük kampı bulunmaktadır. Ancak bu kamplarda bahsedildiği gibi askeri faaliyet yürütülmemektedir.

Kürdistani partilerin her biri faaliyet yürüttükleri ülkelerin yönetimleriyle barış görüşmeleri için çabalarken, aynı zamanda komşu olan diğer ülkelerin yönetimleriyle ilişki geliştirmekte, bu ilişkilerde karşılıklı menfaat gözetilmediğinden hep kullanılan ve o parçalardaki mücadeleye sekte vuracak bir pozisyona düşmektedirler.

Şu unutulmamalıdır ki, Kürdistan’ı sömüren her 4 ülkenin de temel argümanı “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”dır. Kürtlerin ve Kürt partilerinin Türkler, Araplar ve Acemler nezdinde değeri kullanım değeridir. Kullanabilecekleri, emelleri doğrultusunda yönetebilecekleri her oluşuma destek verirler. Ancak kullanamadıklarını anladıkları anda bitirmek için ellerinden geleni yaparlar.

Kürdistan Bölgesi’nin köklü ve etkin partilerinden Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) İran ile son derece iyi ilişkileri bulunmasına ve İran tarafından çok büyük destek görmesine rağmen, KDP-İ peşmergeleriyle, kendilerini savunmadan kaynaklı çatışmalar neticesinde bu durum tersine döndü ve İran YNK’nin de ortağı olduğu Kürdistan Bölgesi’ni tehdit etmekten geri durmadı.

Bu durum diğer tüm Kürt partileri için geçerlidir. İran, Irak ve Suriye ile iyi ilişkiler içerisinde bulunan PKK ile, Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde bulunan PDK’nin bu ilişkilerini taktiksel boyuta çekmeleri ve mutlaka karşılıklı menfaati gözeterek, diğer Kürt partilerine zarar verecek boyuta ulaştırmamaları gerekmektedir.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin söylediği gibi “Kendi geçmişinden ders almayan yegane halk Kürtler” olmasın artık.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 69461 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:10:49:56
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x