Artuklu’da öğretim üyelerinin görevlerine son verildi

Mardin Artuklu Üniversitesi’nde 14 öğretim üyesinin görevine son verildi. Mardin Artuklu Üniversitesi Bağımsız Üniversite Platformu, öğretim üyelerinin görevlerine son verilmesini protesto etmek ve olaya dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması düzenledi.

30.06.2015, Sal - 12:25

Artuklu’da öğretim üyelerinin görevlerine son verildi
Haberi Paylaş
Mardin Artuklu Üniversitesi’nde 14 öğretim üyesinin görevine son verildi. Artuklu Üniversitesi’nde görev yapan, 6’sı batılı ülkelerden, 5’i Kürd ve birinin Arap olduğu öğrenilen yabancı uyruklu öğretim üyelerinin sözleşmelerinin bitmesini beklemeden üniversite yönetimi tarafından görevine son verildi.

(Başlatılan İmza kampanyasına destek olmak için tıklayın...)

Mardin Artuklu Üniversitesi Bağımsız Üniversite Platformu, öğretim üyelerinin görevlerine son verilmesini protesto etmek ve olaya dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması düzenledi. Nerinaazad\'a gönderilen basın açıklamasının tam metni şu şekilde..

Mardin Artuklu Üniversitesi Bağımsız Üniversite Platformu olarak bu basın toplantısında sizlerle ve sizin aracılığınızla kamuoyuyla üniversitemizdeki kimi uygulamalara dair kaygılarımızı paylaşmak ve sizin aracılığınızla kamuoyuna iletmek istiyoruz. Üniversite yönetiminin, üniversitemizin gurur kaynağı olan 14 uluslararası hocamızın işine son vermesine dair kararı keyfi ve tek tipleştirici uygulamaların yeni bir örneği ve kaygı verici bir kanıtını teşkil etmektedir.

25 Haziran 2015 tarihinde Artuklu Üniversitesi rektörlük makamı tarafından farklı bölümlerde görev yapmakta olan 14 uluslararası öğretim üyesinin görevlerine hukuksuz bir biçimde son verilmiştir. Felsefe, Sanat Tarihi, Antropoloji, Doğu Dilleri ve İktisat bölümleri ile Turizm Yüksek Okulu ve Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü ve Arap Dili ve Kültürü Bölümlerine tebliğ edilen yazıda söz konusu öğretim üyelerinin görevlerine son verilmesi ve görev sürelerinin uzatılmamasına gerekçe olarak YÖK\'ün üniversiteye gönderdiği bir yazı gösterilmektedir. Güya sözkonusu yazıda \"yabancı\" öğretim üyesi sayısının üniversiteye ayrılmış olan kontenjandan fazla olduğu ve azaltılması gerektiği iddia edilmektedir. Oysa YÖK’ün bu şekilde katı bir kısıtlamasının olmadığı bilinmektedir. Kaldı ki gelişmekte olan ve halen yerli ve uluslararası öğretim elemanının alınmaya devam ettiği üniversitemizde böyle sıkı bir uygulama yasal ve yönetsel referanslardan uzak görünmektedir.

Mardin Artuklu Üniversitesi kısa bir zaman önce kurulmuş olmasına rağmen gerek kuruluş felsefesine yön veren ilkeler gerekse de kısa zamanda oluşturduğu çoğulcu, demokratik ve özgürlükçü anlayış ve kadrosuyla Türkiye’de ve yurt dışında haklı bir akademik üne sahip olarak bir çekim merkezi haline geldi.

Bir üniversitenin prestiji ve saygınlığı uluslararasılaşabilme niteliğiyle yakından ilgilidir. Üniversitemiz Yaşayan Diller Enstitüsü, Edebiyat ve İktisadi-İdari Bilimler Fakültelerinde dersler önemli oranda İngilizce, Arapça, Farsça, Kürtçe ve Süryanice olarak verilmektedir. Ayrıca bazı bölümlerde öğretimin en az 0\'u İngilizcedir. Üniversitemiz bu sebeple zaten çok dilli bir üniversite konumundadır ve böylesi bir programı yürütebilmek için çok sayıda uluslararası öğretim üyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu anlamda idarenin YÖK’e isnat ederek, zaten YÖK’ün onayladığı ve atadığı uluslararası öğretim üyelerinin işlerine son verdiğini belirtmesi üniversitenin mevcut eğitim anlayışıyla hem tezat teşkil etmekte hem de onu akamete uğratacak bir niteliktedir.

Bu uygulama hangi kriterlere göre yapılmıştır?

Dünya standartlarında üniversitelerin uluslararası öğretim elemanı sayısı bilimsel kriterler, ihtiyaçlar ve ilkeler doğrultusunda belirlenmektedir. Acaba işine son verilen meslektaşlarımızın üniversitemizde fazla sayıda oldukları hangi kriterlere göre tespit edilmiştir? Yeni kurulan ve hızlı bir gelişim gösteren üniversitemizde takip edilmesi gereken istihdam politikası, üniversiteyi uluslararası hocalardan mahrum bırakacak şekilde küçültmek olmamalıdır.

Uluslararası öğretim üyelerinin işlerine son verilme biçimi de akademik ve hukuki teamüllere aykırı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Öncelikle bu tür işe son verme süreçlerinin müzakere ile bu karardan etkilenecek kişilerle istişare halinde, zamanlı ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekir. Oysa ki bu hocalarımızın sözleşmeleri bitmediği halde görev sürelerine son verilmesiyle ilgili olarak kendileriyle öncesinde hiçbir görüşme yapılmamıştır. Bu anlamda önümüzdeki öğretim yılında başka üniversitelerde iş bulmaları için başvuru süresi kendilerine verilmemiştir. Aksine, üniversite rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, aralarında genel sekreterin de bulunduğu bir grup yöneticiyle 23 Mart 2015 tarihinde söz konusu hocaların da içinde bulunduğu uluslararası öğretim üyeleri ile yemekli bir toplantı yapmış ve toplantıda görev sürelerinin uzatılması konusunda bir sıkıntı olmadığına dair kendilerine sözlü teminat vermiştir. Üniversite rektörünün bu teminatını temel alarak söz konusu öğretim üyeleri başka üniversitelerde herhangi bir iş başvurusu yapmamışlardır.

Bölüm başkanlarının bilgisi dışında bir uygulama

Konuyla ilgili olarak belirtilmesini önemli gördüğümüz bir diğer nokta da görevlerine son verilen öğretim üyelerinin üniversitede görev yapmakta olan diğer uluslararası öğretim üyeleri arasından hangi kriterlere göre seçildikleridir. Üniversite idaresi bu konuda herhangi bir ölçüt belirtmemiştir. Söz konusu öğretim üyelerinin diğer öğretim üyeleri arasında seçilmesi ancak bölümlerle görüş birliği içinde bu bölümlerden alınan hocaların performans değerlendirme raporlarına dayalı olabilir. Fakat herhangi bir bölüm başkanıyla bu konuda ilişkiye geçilmemiş ve kendilerinden görüş istenmemiştir. Üniversite idaresi işten çıkarma kararını, öğretim üyelerinin çalıştığı bölümlerle istişare etmeden, tek yanlı olarak almıştır. Bu durum idari, akademik ve demokratik açıdan ciddi bir usulsüzlüğe işaret etmektedir. Keyfi ve buyurgan bir tasarrufla bu tür bir kararın alınmış olması üniversitede otoriterleşmenin alacağı biçimler konusunda ciddi kaygılar yaratmaktadır.

Öğretim üyeleri işten çıkarılan bölümler, görevlerine son verilen hocalara ihtiyaçlarının bulunduğunu ve görevlerine son vermenin ciddi bir kayıp olacağını bildirmektedirler. Dolayısıyla ilgili akademik bölümler hem akademik ve demokratik olmayan yollarla hem de İngilizce eğitim veren bölümlerde öğrencilerin İngilizce eğitim hakları ellerinden alınacağı için uluslararası hocaların bölümlerinden çıkarılmalarına itiraz etmektedirler. Örneğin öğretiminin en az 0\'u İngilizce olan Sanat Tarihi Bölümünde hocaların işten çıkarılması durumunda İngilizce Sanat Tarihi programı son bulacaktır.

Üniversitemizde zenofobi ve cinsiyetçilik mı?

Üzüntü ve kaygıyla belirtiyoruz ki bu göreve son verme uygulamasının işaretlerini geçtiğimiz bahar yarıyılının başlarında da görmüştük. Üniversite yönetimi uluslararası öğretim üyelerinden lojman tahsis edilmiş olanlarını yine hukuksuz bir biçimde lojmanlardan çıkarmak istemiş, üstelik o güne dek oturdukları süre için borçlu çıkarılmışlardır. Fakat keyfilikle alınmış bu karar yine aynı keyfilikle geri çekilmiştir. İşine son verilen 14 hocanın 8’i Batılı ülkelerden 5’i Kürt ve biri Arap\'tır. Bu öğretim üyelerinin üçü savaştan dolayı ülkelerini terk etmiş ve sekizi ise kadındır. Üniversite yönetimi bu kararıyla farklı akademik kültürlerden gelen akademisyenlere Mardin’e gelmemeleri, geldikleri takdirde geri gönderilecekleri şeklinde zenofobi ve cinsiyetçiliği çağrıştıran bir uygulama yaptıkları izlenimi vermektedir. Bu durumun hem üniversitemize hem de Mardin’e yakışmayan bir durum olduğu ortadadır.

İşine son verilen hocalardan beşinin yurt dışında eğitim görmüş Kürt hocalardan oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda Kürt çalışmaları konusunda dünyada kısa sürede tanınır hale gelen üniversitemizde büyük bir kayıp olacağı aşikardır. Bu uygulamaların üniversiteyi Kürt çalışmaları konusunda zayıflatacağı da ortadadır. Bu durum üniversitemizde akademik vizyonuna ciddi zararlar verecektir. Aynı zamanda üniversitemizde çalışmak isteyen uluslararası Kürt akademisyenlerini gelmeleri konusunda caydırıcı olacaktır.

Mardin farklı dillerin ve dinlerin bir arada yaşadığı çoğulcu yaşamlara imkan tanıyan bir şehir olarak tanınmaktadır. 14 uluslararası akademisyenin bir anda görevlerine son verilmesinin uluslararası yankıları da çok olumsuz olacaktır. Bu durum Mezopotamya\'nın kadim şehirlerinden olan ve bir dünya şehri olmaya aday Mardin’in imajına ve iç barışına vereceği zarar büyük olacaktır.

Bağımsız Üniversite Platformu olarak uluslararası meslektaşlarımıza yönelik bu anti-demokratik, keyfi ve buyurgan uygulamayı kınıyor ve meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu saygıdeğer kamuoyuna duyuruyoruz.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 4517 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:18:17:26
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x