İsmail Beşikçi: Kürdler, görüşmelerde uluslararası gözlemci talep etmeli

Çetin Yılmaz, İsmail Beşikçi ile Hoçvan Dergisinin yeni sayısı için 18 yıllık hapis hayatını, baskıları, cezaları, STK’ları, Rojava’yı, Şengali ve çözüm sürecini dair görüşlerini aldı. Hoçvanın Sesi Dergisinin İsmail Beşikci ile Yaptığı Röportajı İsmail Beşikçi Vakfının sitesinde yayınlanan şekliyle yayınlıyoruz..\n

04.03.2015, Çar - 09:28

İsmail Beşikçi: Kürdler, görüşmelerde uluslararası gözlemci talep etmeli
Haberi Paylaş
Merhaba Hocam,

İsmail Beşikçi, Çorum İskilipli Türk bir aileden gelme. Ancak Kürdlerle ilgili 40 kitap yazdı. 50 yılı aşkın yargılandı. 17,5 yıl hapis yattı. İsmail Beşikciyi Kürd ve Kürdistan meselesine yönelten neydi? Niçin Kürdler?

Bilim olgularla ilgilenir. Bilim olgusaldır. Olguları anlamaya kavramaya çalışmak bilim yönteminin temel çabasıdır. Kürdler, Kürdçe, devlet tarafından, resmi ideoloji tarafından inkâr edilmektedir, yok sayılmaktadır. 2000’lere kadar durum buydu. Gerilla mücadelesi sürecinde, Kürdlerin, Kürdçe’nin varlığı fiili olarak gündeme geldi.

Bu inkâr, yok sayma, olguları görmezlikten gelme bilim yöntemine aykırıdır. Olgulara olgular arasındaki ilişkilere resmi ideolojinin direktifiyle değil, bilim yöntemiyle bakmak önemli olmalıdır.

İsmail Beşikçi denilince hep muhalif bir duruş akla gelir. Birçok Profesör ve akademisyen resmi ideoloji doğrultusunda hareket ederken İsmail Beşikçi’yi baskı, ceza uygulamalarına rağmen farklı yönelten olgular nedir?

Resmi ideoloji, herhangi bir ideoloji değildir, devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla korunan ve kollanan bir ideolojidir. Resmi ideolojiye aykırı düşünceler ileri sürdüğünüz zaman devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla karşılaşıyorsunuz. Resmi ideolojini bilim yönteminin kavramalarıyla eleştirilmesi gerekir. Bundan dolayı bir ceza oluyorsa, o süreci de eleştirmek, o cezaya da göğüs germek gerekir. 1950’lerde, 1960’larda, 70’lerede, 80’lerde, 90’larda, Kürdler ve Kürdçe inkâr edilen yok sayılan toplumsal olgulardı. Tek parti dönemi de şüphesiz böyleydi.

Hoçvan Dernekler Federasyonu(Hoç-Fed) bünyesinde adınıza bir Kütüphane açıldı. Bu Tür sivil toplum kuruluşlarında bu gibi çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Hoçvan ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi anlatır mısınız?

Hoçvan Federasyonu bünyesinde açılan kütüphane, bizim için, İsmail Beşikçi Vakfı için büyük bir onurdur. Bu kütüphaneyi büyütmek, geliştirmek çok önemlidir. Bu vakfımızın önemli bir çabası olacaktır. Esenyurt’daki, Hoçvan Federasyonu’nun bu binasında çayhanenin, konferans salonunun, kütüphanenin bir arada olması büyük bir nimettir. Bu, sivil toplumun gelişmesine büyük bir katkı sunacaktır.

Rojava, Kürdistan da kurulan yapı yani Kanton sistemi ile ilgili düşüncelerinizi kısaca açar mısınız?

Güney Kürdistan’da, Kürdistan Bölgesel Yönetimi kurulmuştur. Bu bir Kürd yönetimidir. Kürdlerin kendi kendilerin yönetmesi önemlidir. Kürdler kendi kendilerini ancak en azından federasyon kurarak yönetebilir. Şengal, Ezidi Kürdlerin yaşadığı bir bölgedir. Şengal’in inanç bakımından özel bir durumu vardır. Şengal’de, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı bir kanton kurulabilir. Ama Irak’a, Bağdat yönetimine bağlı bir kanton kurmak yanlıştır. Kanton’u, özel bir alanda, özel yetkileri olan bir belediye olarak düşünebiliriz.

Güneybatı Kürdistan’da da yani Kürdistan’a Rojava’da da kanton değil, Kürd federasyonu kurmak önemlidir. Kürdistan’a Rojava’da Kürd Federasyon’una bağlı bir kanton kurabilirsiniz. Ama Suriye’ye bağlı bir kantonun Kürdlere bir iyiliği olmaz.Kamışlı’dan Afrin’e kadar hatta Akdeniz’e kadar olan şerit verimli hilal, altın hilal denen bu bölge Kürd bilgesidir, Kürdistan’dır. Baas yönetimi, 1960’lardan beri bölgenin nüfus yapısını bozmak için çok yoğun bir çaba içinde olmuştur. Bazı bölgelerde, Kürdleri güney Suriye’ye, çöllere sürmüş, oralardan Arap aileleri de Kürdlerden boşalman bu yerlere yerleştirmiştir. Bugün, Cezire ve Kobani arasında Arap yerleşim alanları vardır. Kobani ile Afrin arasında yine Arap yerleşim alanları vardır. Bu, işte, Baas yönetiminin, 1960’lardan beri bölgenin yani Kürdistan’ın nüfus yapısını bozmak için geliştirdiği operasyonlar sürecinde olmuştur. Ama Kürdler bölgeyi bir bütün olarak düşünmek, durumundalar. Bölgede, Kürdistan’da Kürd federasyonu kurmak düşünülmelidir.

Savaş üç yerde kanton kurmanın bazı olumsuz yönlerini ortaya koymuştur. Örneğin, Cizre kantonu, aradaki Arap yerleşim yerlerinden dolayı Kobani’ye yardım edememiştir.

Kanton, diaspora için de düşünülmelidir. Örneğin, Ankara’da, Şereflikoçhisar, Haymana, Kulu gibi bazı alanlarda Kürd nüfus yoğundur. Buralarda kanton düşünülebilir. İstanbul’da örneğin, Esenyurt’ta yoğun Kürd nüfus yaşamaktadır. Kürdlerin yoğun olarak yaşadığı bu alanlar için de kanton düşünülebilir.

Kantonu örneğin bir belediye olarak düşünebiliriz. Bir inanç grubunun bir dil grubunun yaşadığı özel bir alan. Bu alanlarda geniş yetkilere sahip bir yönetim… Ama Kürdistan’da, federasyon kurmak gerekir. Kantonları da Kürd federasyonuna bağlamak gerekir.

Son olarak AKP Hükümetinin \"çözüm süreci\" dediği süreçten ne anlamak Lazım? Bu süreçten Çözüm çıkar mı?

Hükümetin çözümden anladığı, gerillanın silah bırakması ve çekilmesidir. Kürd/Kürdistan çözümü diye bir durum hükümet planında yoktur. Kürdler, çözümden, şüphesiz, Kürd/Kürdistan sorunun çözümünü anlıyor. Bu anlayış zıtlığına rağmen görüşmeler sürmelidir. Kürdler, görüşmelerde uluslar arası gözlemcinin olmasını istemelidir. “Devlet istemiyoruz, bayrak istemiyoruz, sınır sorunumuz yoktur… vs” söylemi, sürecin Kürdlerin aleyhine gelişmesini sağlamaktadır. Kürtler çok açık bir şekilde statü isteğine vurgu yapmalıdır. Gerillanın, silah bırakıp çekilmesi değil, gerillanın bölgenin güvenlik gücü olması istenmelidir. Bunu için de en azında federasyon savunulmalıdır.

Kürtlerin özgürleşmesi için günümüz koşullarda gerilla Mücadelesi gerekli midir? Kürtler Ortadoğuda silah olmadan bir statü sahibi olabilirler mi

Gerilla mücadelesi, durumu, ilişkileri çok önemli bir aşamaya getirmiştir. Artık bu aşamadan sonra diplomatik yollarla, siyasal mücadele yollarıyla, çözüm aranmalıdır. Statü isteği her zaman dile getirilmelidir. Ama gerilla hiçbir zaman silah bırakmamalıdır. Gerillanın, bölgenin güvenlik gücüne dönüşmesi her zaman istenmelidir.

Röportaj: Çetin Yılmaz
Bu haber toplam: 6008 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:14:46:04
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x