Beren Saat’in suçu ne…?

Muhteşem Yüzyıl’la dövüşüp, Simpsonlar’ı yasaklamak, Beren Saat, M. Ali Bora, Kadir Inanır, Can Dündar, Ahmet Hakan, Cüneyt Özdemir ve diğer vicdanlı aydın ve sanatçılara gerek sosyal medya da gerek gerçek yaşamda saldırmaktadır.

26.09.2015, Cts - 22:20

Beren Saat’in suçu ne…?
Haberi Paylaş

Türkiye\'nin dört bir yanında düzenlenen ‘terör’ protestolarının en ilginci, Sarıyer\'de gerçekleşti. Bir grup Osmanlı Ocakları mensubu, HDP\'ye oy vereceğini deklare eden Beren Saat’i protesto etmek için \'akıl dışı\' bir yol izledi. Öfkeli İktidarın öfkeli grubu, Saat\'in rol aldığı \'Aşk-ı Memnu\' dizisinin çekildiği villanın önünde toplanıp \"Beren Saat\'e inat teröre hayır\" diye sloganlar attı. Osmanlı Ocakları’nın düzenlendiği protesto eyleminde, liderlik yapan uzun boylu genç, bu dizinin yazarı kim onu da protesto edelim dediyse de, saçları kısa kesilmiş olanı sahi yazarı kim diye sordu ama, Halit Ziya Uşaklıgil kimsenin aklına gelmedi. Rahmetli duysaydı yuh olan hala bir asır geçti ayni kafada mısınız dediyse de Ocak zurnacılarının sesi Bakırköy mezarlığından gelen bu sesin duyulmasını engelledi. Kravatlı bıçkın olanı yazarı belkide ölmüştür mezarı nerededir bir bilsek mezarlığa gidip protesto edelim dediyse de ne yazarı nede Bakırköy mezarlığında bulunan kabrini kimse bilemedi. Sonra guruba önderlik eden, yahu bu dizi daha öncede bir kanalda oynamıştı o kanalıda protesto edelim dediysede, saçlarına hafif kırlıklar düşmüş olanı saçmalama devletimizin TRT’sinde oynamıştı onu mu protesto edeceğiz. Bir diğeri o zaman başrollerde kim oynamıştı onları da kınayalım dedi. Kravatlı ve bıçkın olanı evet Müjde Ar ve Salih Güney haydi dediyse de adreslerini bilen olmadığından şimdilik bu kadar yeter deyip dağıldılar. Allah akıl ihsan eylesin ne diyelim.

Beren Saat’ın suçu HDP’ye oy vermek ve vereceğini beyan etmesidir. Söylediği gerçeklerin arkasında dimdik durma suçu işlemesidir. İktidarın Kurbağalı dere medyası Beren Saat’ın oynadığı dizilerle yüklenmekte acımasızca. Fatmagül’ün suçu ne adlı dizi Türkiye’deki toplumsal tramvayı ortaya koymakta. Her gün kocaları tarafından öldürülen kadınlar, mahkemelere yansımış onlarca kişinin tecavüzüne uğramış küçücük kızlar, tecavüz edildikten sonra hunharca öldürülen genç kızlar. Bunlar yokmuş gibi, hiç olmamış, hiç olmuyormuş gibi davranılıyor. Beren Saat’ın oynadığı Fatmagül’ün suçu ne adlı dizi tamda bunlara parmak basmıyor mu? Hatırla Sevgili dizisi ise ayrı bir gerçeklik. Empati yaparak bizi anlamasının bu denli bir öfke yaratmasının sebebi nedir acaba? Kürtler zaten ‘terörist’, vatan haini bu vatan hainlerinin Türkleri de devşirerek yanlarına almaları kabul edilir bir durum değil gerçekten de. Kürtler, Türklere de demokrasi ve vicdanlı olma hastalığını bulaştırdığını düşünsenize Allah muhafaza…. Kıyamet alameti gibi değil mi ?


Siyasetin böylesine elle ayağa düşürüldüğü bir döneme rastlamak zordur.
İktidar partisinin “televizyon dizilerini” kendine birinci mesele yaptığı, çizgi filmleri yasakladığı bir siyaset macerasının kendisi çizgi filme dönmüş değil mi?

AKP’nin Kurbağalı Dere medyasından Sabah Gazetesi’nin yazarı Mevlüt Tezel, Beren Saat\'ın kaleme aldığı yazı sonrası, bir yazı daha kaleme alarak Beren Hanımı yine hedef gösterdi.

\"Utan Beren Saat! Sen huzurlu uyu diye o askerler şehit oldu\" Ne güzel Kürtler öldürülünce Türk halkı uyuyabiliyor. Öldürülmediğimiz gün yatamıyorlarmış..... Med Cezir olayı gibi...

Kabul edelim ki basının büyük bir bölümü pek bir gerçeği yazmaz ama iyi uydurur. Köşe yazarlığı adı altında aydınları tehdit eden tetikçilerin aslında hangi ‘Milli kurumlara’ bağlı çalıştıklarını ve kaç bin dolar aldıklarını özenle saklamayı meslek etiğine sığdırabiliyorlar ama.

Ahmet Hakan’ı, Can Dündar’ı, Cüneyt Özdemir’i ölümle tehdit edenler sahi sırtlarını nereye dayıyorlar ve ne kadar aylık alıyorlar. Siz söylemeseniz de biz biliyoruz ama bu yazının konusu şimdilik bunlar değil. Artık keskin nişancılar yalnızca binaların tepelerine yerleştirilmiyor, gazete köşelerine de yerleştiriliyor.

Her gün mantar gibi adı sanı duyulmayan köşe yazarlarının türemesi ve ellerine verilen kalemleri silah niyetine kullanan bu tetikçiler nerden geliyorlar bilen var mı? Piyasaya sürülen bu keskin nişancılar gazeteciliği ve siyaseti bir uydurma yarışmasına dönüştürmüşlerdir.
En iyi uydurdukları da linç kültürüdür.

Bu kültür kendi tarihleri hakkında söyledikleri kadar herhalde tüm icraatlarının içinde en güzide yeri tutmaktadır.
Tarih konusundaki palavraları ise, benim en çok sevdiklerimin arasındadır.
Aralarından bir kişi yok ki, Erdoğan da dahil, Beren hanımın rol aldığı dizilerin tümünü seyretmemiştir.
Çünkü tarihide gazeteciliği de hep uyduruyorlar.
Kendilerine Türk ve Müslüman bir tarih yazdıklarına bakmayın. Beren Hanımı ve HDP’ye oy vereceklerini deklare eden sanatçı, oyuncu, gazeteci, müzisyen kim varsa siyasi linç kültürleriyle sindirmeye çalışıyorlar. Bu gün Osmanlıya sarılıyorlar, peki ecdadımız dediğiniz o haremdeki kadınlardan sadece biriyle mi beraber oldu padişahlarınız? Osmanlı Ocakları elemanları basın kürsülerine Osmanlı oğlanları yazısı asıyorlar.

Hadi sizin güzel hatırınıza bu “oğlanlar” meselesine hiç girmeyeyim.

Barış mesajı vermek için gelinliğiyle Milano\'dan yola çıkan İtalyan sanatçı Pippa Bacca, Gebze\'de ölü bulundu. Ormanlık alanda yarı çıplak halde bulunan Bacca\'nın tecavüze uğramasını Beren Saat’in dizilerine bağlamaktadırlar. Bir oyuncunun oynadığı rollerden dolayı suçlayan yegane siyasetçi Erdoğan olmalı. Peki siyasetçilerin yayınlanan ve yayınlamayan ahlak dışı kasetlerine ne demeli ……

Erdoğan’a göre yeni bir tarih uydurulmak isteniliyor. Tarih utançlarla dolu olduğu için onların önemli bir kısmını değiştiriyorlar ama nafile.
Toplumun cahil kalmasını, sanatçıların, tarihçilerinde kendileri gibi düşünmesini istiyorlar. HDP’ye oy verdiği için veya vereceği için kendi sanatçısını, oyuncusunu, ressamını, aydınını yiyip bitiren başka bir devlet gördünüz mü gerçekten?
Beren Saat’ın oynadığı dizilerinin sahneleriyle vurmak isteyen iktidar balık hafızalı olmalı ki tarihlerinde neler yaşandığının unutturmak istiyor. Beren hanımın dizilerde rol gereği oynadığı ve Türkiye’de her gün karşımıza çıkan sosyal bir yara. Devlet neden böylesi sahneleri oynamış ve oynuyor dersiniz.
Bakın size yalnızca bir olayı örnek olarak vereyim: Endonezya devlet Başkanı Ahmet Sukarno, Türkiye’ye geliyor ve İstanbul Yıldız Parkı içindeki Şale Köşkü’ne yerleşiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sukarno’ya ünlü randevucu Lüks Nermin’in en gözde kızı, üstelik birkaç yabancı dil bilen Nil’i ikram ediyor.
Önce Galatasaray Hamamı kapatılıyor, Nil bir güzel yıkanıyor, ardından en güzel giysiler giydirilerek, özel bir araçla Sukarno’nuya gönderiliyor. Sukarno sabah Nil’e pırlanta taşlı bir yüzük ile yine pırlanta taşları olan bir çift küpe armağan ederek yolculuyor.

Konuk başkan resmi ziyaretini tamamlayarak ülkesine geri dönüyor. Kısa bir süre sonra Endonezya’dan Türkiye’ye ulaşan bir haber ortalığı karıştırıyor. Sukarno, Türkiye’de kendisine ikram edilen Nil’den bel soğukluğu hastalığı kapmıştı ve bir gizli diplomasi krizi baş gösterir. Bu gelişme ünlü randevucu Lüks Nermin’in sonunu getirdi. Lüks Nermin, “beyaz kadın ticareti” yaptığı gerekçesiyle yakalanıp tutuklandı ve tüm mallarına el konuldu.

Doğan Katırcıoğlu’nun “Olur Böyle Vak’alar” isimli anı kitabından meraklısı göz atabilir. Buna benzer Arap Şehylere devletin yaptıklarını da dilerseniz hiç anlatmayalım......

Buna benzer bir kaç örnek verinebilinir.Sırf vicdanlarının sesini dinleyerek HDP’ye oy verdikleri gerekçesiyle lince tabi tutulan Beren Saat ve benzeri sanatçılar oynadıkları dizilerle rencide edilmek isteniliyor varmı böyle bir şey başka bir ülke de? Oyuncu rol icabı oynuyor, peki devletin bir başka devletin başkanına kadın ısmarlamasını nasıl izah ediyor acaba devletin erkanı……

Böyle zıvanadan çıkmış bir iktidar örneğini yeryüzünde bulmak gerçekten mümkün mü? Kürt sorunu tamamen “asma, kesme, hapsetme” düzeyine indirgediği gibi vicdanlı insanlara siyasal linçler başlatırlarken, gazeteci adı altında tetikçilerin piyasaya sürüldüğü bir ülkede bu vicdanlı ve dik duran sanatçılara sahip çıkmak gerekmez mi?

Erdoğan Kürtlerin yanında, dizilerle, çizgi filmlerle, sanatçılarla, aydınlarla kısaca toplumla dövüşüyor.
Kim iktidarı eleştirirse onu linç yapıyorlar.
Muhteşem Yüzyıl’la dövüşüp, Simpsonlar’ı yasaklamak, Beren Saat, M. Ali Bora, Kadir Inanır, Can Dündar, Ahmet Hakan, Cüneyt Özdemir ve diğer vicdanlı aydın ve sanatçılara gerek sosyal medya da gerek gerçek yaşamda saldırmaktadır.

Vicdanlı sanatçılar bu empatiyi yaparak yaşanan ağır savaş koşullarının yaratıcısına karşı tavır alması kadar insani bir duygu varmıdır? Önce vicdanının sesini dinlemek ve sonra tanımak, sevmenin ilk adımıdır. Tanımayınca birbirimizi sevmenin olanağı yoktur.

Bir halkı sevmek, o halkın iyi ve kötü, olumlu ve olumsuz yanlarıyla tanımak demektir. Kaldı ki bu sevginin de ötesinde insan olmanın erdemidir.

Bu yüzden sanatçıların barışa gereksinimleri yaratıcılıkları bakımından da yaşamsaldır. Ne yandan bakılırsa bakılsın gerçek sanatçının savaşa karşı olması, savaşa karşı eylemlerde bulunması görevidir, borcudur ve bizimde onlara sahip çıkma sorumluluğumuz vardır.

Nerina Azad
Bu haber toplam: 18992 kişi tarafından görüldü.
Son Güncellenme:16:51:37
Bu gönderiye hiç yorum yapılmamış! İlk yorum yapan kişi olmak ister misin?
Nerina Azad
x