Geçen yazdığım yazıya devam niteliğinde olan bu bölüm aslında büyük bir sorun yüzünden sekteye uğradı. Aslında tam olarak sekte diyemeyeceğim bir acıya tanık oldu bu yazı dizisi daha başında hem de... Geçen gün bir arkadaşımızın, eski bir gerillanın, kendi sosyal ağ sayfasında paylaştığı bir fotoğrafı belki bazı okuyucu arkadaşlar hatırlarlar... Belki de bilmezler, hatırlamazlar, ilgilenmezler....
O güzel, yılların fedakârlığını karşılıksız yapmış olan, küçük yaşta mücadeleye omuz veren, neferi, Komutanı olan arkadaşımız bir boyacı tezgahı arkasında buyurun gelin diyor... Çalışmak bizim şerefimiz, hangi helâl sahada olursa olsun ekmeğimize sahip çıkmakta aynı şekilde bizim için bir onurdur...
Ama şunu sormuyor mu kimse?
Bu yoldaşımız ve daha nice değerler şuan atıl bir pozisyonda ve yıpratılmaktadırlar. PKK\'nin susun, konuşmayın -konuşursanız bile bizim için konuşun- Yaklaşımları bizlerde nelere mâl oluyor hiç düşünülüyor mu?
Mesela bir örnek bu eski arkadaşımız sırf hava için, meşhur olmak için birçok geçmişte yaşanan olayları anlatamaz mıydı? Yazamaz mıydı? Bir TV ya da RADYO da bu örgüt bunları bunları yaptı diyemez miydi? Tabiki yapabilirdi... Peki neden onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce arkadaş bunu yapmadı, yapmıyor? Çünkü ulusal mücadele yıpransın istemiyorlar, çünkü PKK bakış açısından uzak olsalar da emeklerine, değerlere sahip çıkıyorlar, bu emekler bugün falan yerde filan yerde olanın değil bizim değerlerimizdir, kimse kirletemez dedikleri için sessizce içlerine atıyorlar.... Neyi mi içlerine atıyorlar? Kendilerine saldırılmasını, hain diye damgalanmalarını, ülke içinde ve dışında öcüleştirilmelerine tahammül ediyorlar...
Ülke içinde ( Kuzey, Güney, Doğu, Batı) Avrupa\'da fark etmez İyicene bir baksın arkadaşlarımız, eski korucular ve korucubaşı kaç belediye Encümeni, kaç Muhtar vardır... Avrupa\'da kaç çalışan bu rahat ortamda çalışmalardadırlar ki eskiden yani Kürtlük moda olmadan önce ortada olmayan elini taşın altına koymayan kaç kişi bugün ortada dolaşıyor... İsim verelim mi? Yok... Ama Hakkari de eski korucubaşı, arkadaşların kanına girenler, kanlara basa basa zengin olanlar bugün HDP de neredelerdir? Biz ne yaptık peki? Kimin kanına girdik?
Tahammül diyorduk dimi? başka nelere tahammül ediyoruz mesela küçük bir mesele, peki örneğin güney Kürdistan da arkadaşların resmi bir iltica statüleri olmaması kimin suçudur? Mesela Güney\'de Birleşmiş Milletlere ait kaç başvuru vardır arkadaşlarımız tarafından?
Yani PKK saldırıyor, parçalamaya çalışıyor, düşman olarak lanse ediyor, bunu en derinine deşmeye çalışacağım lâkin Güney hükümeti bu değerli arkadaşa bir küçük maaş bağlayamaz mıydı? Kürdistani değerler, yapılanlar hep bir örgüte mi mâl olacak... Kürdistan için savaşanlar alınlarından lekeli midir?
Burada noktalar çok fazla, her şey var dimi? Dertli miyiz acaba? Kızgınlık var mı?
Yazı serisinin birincisi: Arafta Kalanlar - 1
